Henry Petroski “Bilim bilmekle, mühendislik ise yapmakla ilgilidir.” der. Mühendisler, bilimi, matematiği, teknolojiyi ve yaratıcılıklarını kullanarak insanlığın sorunlarına çözüm bulan, sistem, proje ve ürün geliştiren kişilerdir. İnşaat mühendisleri, temel insani ihtiyaçları karşılayan altyapıyı ve ortak hizmetleri geliştirmek için bilimsel bilgiyi uygulayan kişilerdir. Çevremizde gördüğümüz konut, hastane, okul, yol, köprü, baraj, liman ve benzeri yapılar, inşaat mühendislerinin tasarladığı ve inşa ettiği “yapılı çevrenin (imar edilmiş çevre)” parçalarıdır.

İnşaat mühendisleri yapıları ve sistemleri inşa ederken, kullanım, dayanıklılık, güvenirlilik gibi teknik performansa yönelik kriterleri, sosyo-ekonomik ve çevresel etkileri, işçi sağlığı ve iş güvenliğini de göz önünde bulundururlar. İnşaat mühendisleri, deprem, sel, heyelan ve benzeri doğal afetlere karşı dirençli yapılar ve altyapı sistemleri geliştirir; küresel ısınma gibi insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunların etkisini azaltacak, doğanın dengesini bozmadan insanların yaşam kalitesini artıracak mühendislik çözümleri üretirler. Bu çözümleri üretirken mühendisliğin 3E (Emniyet – Estetik – Ekonomi) kuralını her zaman göz önünde bulundururlar. Mühendisliğin gereği olan bu kural tasarımın önce sağlam olması gerektiğini sonrasında göze hitap etmesini ve bütçelerin dikkate alınması gerektiğini vurgular. Bir inşaat mühendisinin en büyük kişisel ödüllerinden biri, daha güvenli ve yaşanabilir bir çevre oluşturmak için yarattığı kalıcı yapılardan duyduğu tatmindir.